(Femoroasetabuler sıkışma hastalığı FAS, Femoroacetabular impingement syndrome FAI)
Başlıkta da görüldüğü gibi bu hastalığa Türkçe ve İngilizce değişik isimler verilebilmektedir. Kalça eklemi leğen kemiğimizdeki (pelvis) bir küresel çukur (asetabulum) ile uyluk kemiğimizin (femur) üst ucundaki küresel bir baştan oluşmaktadır. Bu küresel baş ve çukur birbirleri ile mükemmel bir uyuma sahiptir ve baş çukurun içinde sorunsuz hareket eder. Fakat insanların neredeyse % 20 sinde bu uyum normalden farklıdır. Asetabulum denilen çukurun kenarında ya da femur başının ve boynunun çevresinde anormal kemik çıkıntıları olabilmektedir. Femur başı ve boynundakilere ‘cam’ ya da tümsek , asetabulum kenarındakilere ise ‘pincer’ ya da kıskaç denilmektedir. Bu çıkıntılar 12-16 yaş arasında gelişimsel olarak şekillenmekte ve nedeni tam olarak bilinmemektedir.
Bir insan bu tür anormal bir kalça şekline sahipse, yaşamının herhangi bir döneminde hastalık ortaya çıkabilmektedir. Hastalığın ortaya çıkması, bu normalden farklı kemik yapısının ağrılı hale gelmesidir. Ağrı genellikle kasık bölgesinde olmakla birlikte kalça yan ve arkasında da görülmekte, uyluğa ve bele doğru da yayılabilmektedir (Resim 1 ve 2). Kalça sıkışma hastalığının tipine bağlı bağlı olarak şiddetli ya da hafif olabilir. Genellikle aşırı aktivite, spor ve alçak yerlere uzun süre oturma (uçak ve araba yolculuğu gibi ), yokuş çıkma gibi aktivitelerde artar. Gece yan yatıldığında da rahatsızlık verebilir. Arada hiç ağrısız günler olabilir. Bazen ağrıya kalça ekleminde takılma hissi de eşlik edebilir. Spor yapan insanlarda , genellikle sporun derecesine bağlı olarak daha erken yaşlarda ortaya çıkar. Bununla birlikte her yaşta başlayabilir.
Kalça sıkışma hastalığının belirtileri anlatıldığı gibi silik ve aralıklı olabileceğinden doktora başvurmada gecikme olabilir. Diğer taraftan bu bölgenin hastalıkları pek çok hastalıkla karışabilir. Doğru tanı konulana kadar bir çok hasta jinekoloji, üroloji, genel cerrahi, beyin cerrahisi, romatoloji ve fizik tedavi kliniklerinde yanlış tanılarla tedavi edilmeye çalışılmakta hatta ameliyatlar geçirmektedirler. Bu durum sadece ülkemizde değil, bütün dünyada yaygın olarak olarak görülmektedir. Tanıdaki bu gecikme , eklem sıkışmasına bağlı başta labrum dediğimiz eklem girişindeki kıkırdağa , sonra da eklem yüzeyine zarar vermektedir. Bu durumun devamı eklemin tamamen harabiyeti ile sonuçlanabilmektedir. Özellikle genç yaştaki kalça eklem harabiyetinin ve bu yaşlarda yapılmak zorunda kalınan total kalça protezinin en önemli nedeni kalça sıkışma hastalığıdır.
Bu hastalık son 20 yıl içerisinde anlaşılabilmiş ve tedavi yöntemleri geliştirilmiştir. Kalça sıkışma hastalığının tanısını koymak, tedavisini planlayabilmek ve bu tedaviyi uygulayabilmek günümüzde ortopedinin en zor alanlarında birisidir. Standart bir ortopedistin konuya özel ilgi duyması , zaman ayırarak zorlu ve uzun özel bir eğitimden geçmesi gerekmektedir. Kalça sıkışma hastalığının tanısı için özel pozisyonlarda çekilmiş röntgen grafileri, 3 boyutlu bilgisayarlı tomografi ve hastalığa özgü protokollerin uygulandığı manyetik rezonans (MR) görüntüleri gereklidir.
Kalça sıkışma hastalığı hastalığının tedavisi çoğunlukla artroskopik yöntemlerle yapılabilmektedir (Resim 4). Kalça artroskopisi diğer eklem artroskopilerinde olduğu gibi birkaç küçük kesi ile ekleme bir kamera ve değişik ameliyat aletlerinin sokulması ile yapılır. Diğer eklem artroskopilerinden farklı olarak özel bir ameliyat masası ve özel ameliyat alet ve cihazları gerektirir (Resim 5).
Ortopedist için öğrenmesi ve uygulaması zahmetli olan artroskopik cerrahi hasta için oldukça kolaydır. Ameliyatta, hastalığa yol açan anormal kemik çıkıntılar traşlanarak normal hale getirilir, hasar gören labrum onarılabilir, çok hasarlı ise yeni bir labrum yapılabilir (labrum rekonstrüksiyonu), kıkırdak dokudaki hasarın tedavisi için gerekli işlemler uygulanabilir (Resim 6).
Ameliyat sonrasında hastalarda ciddi bir ağrı olmaz , ameliyattan sonra birkaç saati geçmeyen hafif bir rahatsızlık hissedilebilir. En fazla bir gece hastane yatışı gereklidir. Hasta hemen ayağa kaldırılır ve bir çift koltuk değneği yardımı ile yürütülür. Koltuk değneği kullanma süresi birkaç haftadır. Ameliyattan sonra yapılacak fizyoterapi yararlıdır. En geç 6 haftada günlük yaşama ait çoğu şey (desteksiz yürüme, araba kullanma , işe dönüş vb.) yapılabilir. Sportif aktivitelere dönüş 4-6 ay arasındadır. Cerrahi tedaviden elde edilecek sonuç, hastalık belirtilerinin başlangıcı ile tedavi arasında geçen süre ile doğrudan ilişkilidir. Çoğu hastalıkta olduğu gibi erken tanı ve tedavi ile sonuçlar oldukça başarılıdır.
Çankaya ortopedi grubu kalça sıkışma hastalığının tedavisi ile 15 yıldır ilgilenmektedir. Bu hastalığın tanısı ve tedavisi ile ilgili her türlü donanıma sahiptir. Hastalığın tanısında ve tedavi planlamasında çok önemli olan deneyimli bir radyoloji merkezi vardır. Konu ile özel olarak ilgilenen beş ortopedist ve 4 fizyoterapistten oluşan ‘kalça eklemi koruyucu cerrahi’ ekibi ile ülkemizin öncü ve en gelişmiş sistemi yürütülmektedir. Bu konuda geniş çalışmaları olan Kalça Eklemi Koruyucu Cerrahi Derneği ’nin kuruluşu ve çalışmalarında aktif rol alınmıştır. Kalça artroskopisi konusunda bir kitap yazılmış, sayısız bilimsel makale ve konferans ile bilimsel çalışmalara da katkı sağlanmıştır.